SİYASET
Giriş Tarihi : 03-12-2022 17:49   Güncelleme : 03-12-2022 17:49

Meral Akşener'den 'kulak çekme'

İYİ Parti lideri Akşener, İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu'nun "Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamaz endişesi duyuyoruz" sözleri sonrası başlayan 'kulak çekme' polemiğine dair açıklamada bulundu.

Meral Akşener'den 'kulak çekme'

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu'nun, "Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamaz endişesi duyuyoruz" sözleri sonrası başlayan 'kulak çekme' polemiğine dair "Yavuz Bey kendi fikrini söylemekte özgürdür. Bugüne kadar onu hep yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. Her konuda, beni de eleştirir televizyonda sayın Ağırailoğlu. Kendi fikridir, bu fikirler İYİ Parti'nin görüşleri olarak serdedilemez" ifadelerine yer verdi.

Geçen günlerde katıldığı yayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olması halinde kazanamayacağından endişe duyduğunu söyleyen İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, konuya ilişkin yeni açıklamalar yapmıştı.

"ERDOĞAN KARŞISINDA EN ÇOK KILIÇDAROĞLU'NU GÖRMEK İSTİYOR"

Karar TV yayınına katılan Ağıralioğlu, Kılıçdaroğlu'nun adaylığına dair endişesini burada da dile getirmişti. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında en çok Kılıçdaroğlu'nu görmek istediğini ileri süren Ağıralioğlu, "Çünkü Erdoğan, Kılıçdaroğlu aday olursa kazanacağını biliyor" demişti.

CHP'Lİ ALTAY: EVİN REİSİ KULAĞINI ÇEKER

Ağıralioğlu’nun bu sözlerine CHP Grup Başkanvekili Altay’dan da yanıt gecikmemşti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘Ağıralioğlu’nun kulağını çekmesi gerektiğini’ söyleyen Altay, katıldığı TV100 programında şunları kaydetmişti:

Her evin çocuğunun kusuruyla ilgili kulağı çekilecekse evin reisi çeker. Ben ne diyeyim daha bu böyle olmalı, bunu bekliyoruz. Bugün benim izlediğim video hoş bir video değil.

Ağıralioğlu Altay’a, Twitter’dan yanıt vermiş ve "Kendileri gibi düşünmeyenlerin kulağının çekilmesini istemek, iktidar iddiası olan bir parti için pek hayırlı ve de saygın bir heves değildir! Tam olarak bu üsluptan endişelenir seçmen. Biz, kulak çekmeyi ve çektirmeyi doğru bulmadığımız için İYİ Parti’deyiz! Herkes bilir ki biz, cesurlar hareketiyiz. Şahsiyetimiz ve tabiatımız icabı, nezaketle ve kimseyi kırmadan yapmaya gayret ettiğimiz siyaseti de memleket, millet hizmeti görürüz. Endişelerimizi ve hassasiyetlerimizi duymayanlar, kulaklarını iyi açmalı ve denileni doğru anlamalı" demişti.

Altay'ın açıklamasının yer aldığı videoyu alıntılayan Yavuz Ağıralioğlu ise, "Siyaseti milletten, sahadan, istişareden, tenkitten, gerçeklikten koparan, işte bu tehlikeli duygudur. Bu dil ve üsluptur meselemiz" demişti.

Ağıralioğlu, "Siyasette, 'Kimi koyarsam kazanırım, ceketimizi koysak da kazanırız' kibri kaybettirir! Özen gösterilmez ise milletin umudu döke saça kaybedilir..." ifadelerine yer vermişti.

AKŞENER'DEN 'KULAK ÇEKME' POLEMİĞİ AÇIKLAMASI

İYİ Parti lideri Akşener, Habertürk'te konuya ilişkin Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı.

Akşener, yaşanan 'kulak çekme' polemiğine ilişkin "Engin Altay'ın da konuşmasını yanlış buldum. Yavuz Bey'i tanıyorum. Keşke yapmasaydı diyorum. Paylaşmıyorum. Bu kadar önceden bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum. O fikirlerini ben söyletmedim, o fikirlerini söylemiş olmasının benim açımdan kendi fikri olmasında bir sakıncası yok. CHP'de de fikir serdeden çok kişi var. Bizde de konuşulur. Ama sayın Kılıçdaroğlu'nun kulağını çekmesi istenmez. O yüzden Engin Bey'in yaptığı yanlış. Biz bir siyasi partiyiz, geçmişteki uygulamaları beğenmediğimiz için siyasi parti kurduk" dedi.

"ENGİN ALTAY'IN DA KONUŞMASINI YANLIŞ BULDUM"

Akşener konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

Bizim partimizin hiçbir üyesi bir televizyona çıkarken beni arayıp, bırakın izin almayı, söyleyeceğiniz bir şey var mı sormaz. Her birimiz başka alanlardan geldik. Bulunduğumuz siyasi partilerde nereye kafana göre çıkacaksın, sizin yaptığınız televizyona çıkma teklifini dahi sormak mecburiyetindeydik. Bu travmatik nedenlerden dolayı bizim partimizin özelliği, insanların partinin genel çerçevesinin dışına çıkmadan kendi fikirlerini söyleyebilme özgürlüğü. Yavuz Bey kendi fikrini söylemekte özgürdür. Bugüne kadar onu hep yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. Her konuda, beni de eleştirir televizyonda sayın Ağırailoğlu. Kendi fikridir, bu fikirler İYİ Parti'nin görüşleri olarak serdedilemez.
  Engin Altay'ın da konuşmasını yanlış buldum. Yavuz Bey'i tanıyorum. Keşke yapmasaydı diyorum. Paylaşmıyorum. Bu kadar önceden bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum. O fikirlerini ben söyletmedim, o fikirlerini söylemiş olmasının benim açımdan kendi fikri olmasında bir sakıncası yok. CHP'de de fikir serdeden çok kişi var. Bizde de konuşulur. Ama sayın Kılıçdaroğlu'nun kulağını çekmesi istenmez. O yüzden Engin Bey'in yaptığı yanlış. Biz bir siyasi partiyiz, geçmişteki uygulamaları beğenmediğimiz için siyasi parti kurduk.

'ERDOĞAN BİZZAT 'BİZE KATIL' DEDİ Mİ?' SORUSUNA YANIT

Akşener, 'Erdoğan bizzat 'bize katıl' dedi mi?' sorusuna şu yanıtı verdi:

Sayın Erdoğan'ın bana özel birini gönderdiğini söylemiyorum. Olsa söylerim. Böyle bir durum yok. Ama diyelim ki x kişi 'arkadaş bunların ikisi yanyana gelsin Türkiye'ye ferahlık gelecek' diye vazife edinen insanlar var. Bir Cumhurbaşkanının bir siyasi parti genel başkanıyla kamuoyuna açık, şeffaf biçimde görüşmeyi talep etmesinin sakıncası yok. Sadeci bizim değil bütün partiler liderleri açısından. Sayın Erdoğan'ı çok eleştiriyorum ama netice itibariyle bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır. Keşke bizlerin de Cumhurbaşkanı olabilse. Ama Cumhurbaşkanı makamının saygı değer olduğunu düşünenlerdenim. O gün Başkanlık Divanı yapmıştık. İki binamız vardı. O binada odası olan arkadaşlarla yaptık. Yoksa Başkanlık Divanı ile çektirirdik.

ADAYLIK AÇIKLAMASI

Akşener deamında da şu açıklamayı yaptı:

Adayların bu kadar konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o masada adaylarla dair tek kelime yok. 6 siyasi partinin genel başkanlarının, yöneticileri, o partinin mensuplarını hepimizin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isterler, bu normal. Sayın Kılıçdaroğlu'nun, sayın Babacan'ın, sayın Davutoğlu'nun, sayın Uysal'ın, sayın Karamollaoğlu ve benim aday olmamı isterler. Bu normal. Cumhur İttifakı sürekli olarak masayı adaylık için dürtüp duruyor. Önce güçlendirilmiş parlamenter sistemini çalıştık. Bunu kamuoyuyla paylaştık. Geri bildirimlerle yeniden düzenliyoruz. Sonra dönüldü, bunun anayasaya uygulanmış haline çalışıldı. Bir şey daha çalışılıyor. Biz adayı gösterdiğimiz gün.

ERDOĞAN'A SESLENDİ

Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına sesleniyorum; Pazartesi seçim kararını alsınlar Salı günü adayımızı açıklayalım. Biz İYİ Parti olarak Macaristan seçimlerini de çalıştık. Biz öğrenen bir organizasyonuz. Bizim çalışmalarımız aday göstereceğimiz arkadaşımızın da elinde. O da imzasını atacak. Diyelim sizi aday gösterdik. Siz bizim sizden ne istediğimizi bilerek geleceksiniz. Bir sistem bozukluğu üzerinden biraraya geldik. Ortak olduğumuz noktalarda birleşebiliyoruz, farklılıklarımıza saygı duyuyoruz. Ekonomist arkadaşlarımız 9 madde ile başladı 72 konu başlığına dönüldü. Aday olacak arkadaşımızın seçim bildirisini, vaatlerini, programını, projelerini hazırlıyor. Aralık ayın sonunu bulur herhalde. Dediğim çalışmada, bizim de ve diğer partilerin ekonomi, eğitim, hukuka dair ortak görüşleri var. Herhangi partinin değil hepimizin.

"HDP'NİN SEÇMENİ SHP'NİN SEKÜLER SEÇMENİ"

CHP seçmeni şehirli, sorgulayıcı, seküler, orta sınıf seçmen. Çok sorgulayıp, takip eden seçmen. Kendi partisini aşırı eleştiren seçmen. Sabit ve sadık bir seçmen. Bu iktidarın mutlaka gitmesini isteyen bir seçmen. Her yeni kurulan partiyi çok alkışlayan bir seçmen. Çok iddialı bir şey söyleyeyim size. Bir akademisyen, bilim insanı olarak konuşuyorum, siyasetçi olarak söylüyorum. Hep denir ki, 'CHP seçmeni HDP baraj altı kalmasın diye HDP'ye oy veriyor'. 'Yeni kurulan partiye verebilirim' diyor. Ama iş sandığa gidildiği zaman kendi partisine oy veriyor. İddia ediyorum ben HDP'den CHP'ye oy geçer. Çünkü HDP'nin seçmeni SHP'nin seküler seçmeni. HDP'de geçmişte SHP'nin seçmeni olanlar var. ANAP ve DYP'nin muhafazakar seçmeni ister Türk ister Kürt AK Parti'de yer alıyordu. CHP'den batı illerinde, Akdeniz'de, Trakya'da ise ANAP ve DYP'nin seküler seçmeni CHP'ye gitti. Bu anlattıklarım tamamen bilimsel.

ERDOĞAN'A YANIT: BİZ O MASADAN KALKMAYACAĞIZ

İYİ Parti'ye çağrıda bulunarak "Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek, gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir" ifadelerini kullanan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanıt veren Akşener, "Akşener gider, seçmen kalır, böyle bir durum yok. Kimine göre 16,5, kimine göre 18,5 isek, batı illerinde çok yüksek isek. Biz niçin davet ediliyoruz? Bu seçmen için davet ediliyoruz. O seçmenin yerinde kalacağını söylemek ahmaklık. İster yüzde 16 diyelim, ister 18.7'yi baz kabul edelim. Yüzde 9 puanlık oyun hakkında konuşmak yanlış. Bu seçmene saygısızlık" dedi.

Akşener, "Biz o masadan kalkmayacağız. Sayın Erdoğan'ın davetine 20 yıldır davet ediliyorum. 2001 yılında sayın Erdoğan beni davet etti. Bir yol gitmeye kalkıştık, baktım ki benim prensiplerimle uyuşmuyor, ayrıldık. Sonra yine davet edildik, hayır dedim. Partimizi kurduk, 2017'den beri zaman zaman davet ediliyoruz. Sayın Erdoğan'ın davetine niye icabet etmiyorum? Bir sayın Erdoğan yandaş zengin ediyor, ben milletin zengin olmasını istiyorum, sayın Erdoğan tek adam sistemini istiyor ben halkın kamil olmasını istiyor. Sayın Erdoğan istibdattan yana ben hürriyetten yanayım. Ben sizlerin her kelimeyi düşünerek konuşmanızı istemiyorum. Ben demokrasinin varolduğunu, bizim gibilerin eleştirilebildiği, oradan kendini düzelttiği bir Türkiye istiyorum. Enes, Ecrin, Furkan'ların 3 yaşında, 4 yaşında kemiklerinin sayıldığı, kapağı kırık buzdolaplarının içinde hoşaf ya da mercimek çorbasından başkasının olmadığı evlerin olmadığı, tuhaf arabalı, tuhaf ayakkabılı o gençlerin olmasını istemiyorum. Ben devlette okuyan öğrencilerin, 15 .1 milyon öğrencinin yemeklerinin devlet tarafından ücretsiz verilmesini istiyorum" şeklinde konuştu.

YAVAŞ VE İMAMOĞLU'NUN ADAYLIĞI

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun altılı masanın adayı olacağı yönündeki tartışmalara değinen Akşener, konuyla ilgili 2 belediye başkanıyla da görüşmediğini söyledi.

Akşener, "Mansur Yavaş ile ikimizin telefon görüşmesine yaptığına dair kulis bilgisi yayıldı. En son Mansur Bey'le görüşmemiz, partimize Kurban Bayramı öncesinde bir program için davetiye getirdi. Oturduk, resmi biçimde davetiyeyi verdi ve gitti. Onun dışında ne bir telefon görüşmesi yaptık ne de görüştük. Başka bir iddia İstanbul'da çağırmışım, gelmiş konuşmuş. Bunların hiçbiri olmadı. Mansur Bey'e de adı geçtiği için Ekrem Bey'e de hem CHP'nin hem İYİ Parti'nin hem o masada oturan diğer siyasi partilerin seçmenlerinin de sevgisi ve saygısı var. Bütün anketlere ikisi birden konuluyor. Hatta ben aleni bir biçimde, 6'lı Masa'nın mensuplarına da söylemiştim, iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse 'hayır' demeyeceğiz dedim.

Onlar konuşulurken verdiğimiz cevaptan bahsediyorum. Her iki belediye başkanımıza da. Onlar CHP'nin üyesi ama aynı zamanda bizim de belediye başkanlarımız. Adana'dan Antalya'ya bütün ortak aday gösterdiğimiz belediye başkanlarımızdan Allah razı olsun. İkisi de hem Ekrem Başkan hem Mansur Başkan ikisi de bizi mahçup etmediler. O masada bulunan 6 kişi böyle bir şey konuşmadık. 'İki belediye başkanı arkadaşımızdan birinin aday gösterilmesi halinde hayır demeyeceğiz' diye televizyonlardan söyledim. Ne Ekrem Başkan'la ne Mansur Başkan'la adaylık üzerine herhangi bir teklif veya başka bir görüşme olmadı. 'İmamoğlu'ndayız' tweetinden önce 'Kozan'dayız' demiştim, niye kimse üzerine alınmadı" ifadelerini kullandı.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNU ALTILI MASA'YA GETİRDİM"

Şimdi başörtüsü mevzusu var. Ben başörtüsü konusunu 6'lı Masa'ya getirdim. Sayın Kılıçdaroğlu bir girişimde bulundu, CHP bir kanun teklifi verdi. Sayın Erdoğan 'ayağımıza pas geldi, ben gol atacağım' dedi. İnsan haklarına dair hak bir gol, pas, bu bir zihniyet meselesi. Burada anayasa maddesi getireceğim dedi. Bir de ikinci madde konulacak deniyor.
  Masaya dedim ki, 'Arkadaşlar, bu anayasa metni geldiğinde, bir sürü ortak işler yapıyoruz, dolayısıyla biz burada teklif ediyorum, bir ortak kararla davranalım'. Şimdi CHP ve bizim grubumuz var. Sonuçta gelinen nokta, 'gelsin görelim içeriğini ondan sonra karar verelim' dendi. Başörtüsü meselesinin bir kadın kimliği üzerinden tartışılmasından bıktık hepimiz. Bir uçtan bir uca dövüştürülmekten bıktık. Başı açık kadın da bıktı, başörtülü kadın da bitti. Meclis, Ordu, avukat, polis dahil bu iş çözüldü. Sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifine saygı duyuyorum. Başörtüsü meselesinin kapanmış bir yara olduğunu düşünüyorum. Açık yaraları konuşalım. Cin şişeden çıktı. Teklifin içeriğini görelim. Bir yola gidildi. Önümüze anayasa teklifi gelecek. Ama ben masanın bu konuda ortaklaşması gerektiğine inananlardanım. Ben sayın Kılıçdaroğlu ve diğer arkadaşlarla el sıkışarak Başbakanlık istemiyorum ki. Bizim önceliğimiz güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş. İkincisi seçim güvenliğini ortaklaşarak sağlamak, üçüncüsü ise adayı belirleyip seçtirmek. Ondan sonraki fasılların tamamı seçim sonrasında yapılacak işler.

"HDP'NİN YÖNETİCİLERİNİN DAVRANIŞ BİÇİMİ ELEŞTİRİLMEZ Mİ?"

HDP'ye dair İYİ Parti'nin tutumunu uzun uzun söyledim. Bir süre sonra karşı tarafı incitmeye dönüyor iş. Seçmenleri açısından doğru değil. Biz AK Parti'yi, sayın Erdoğan'ı eleştiriyoruz. 6'lı Masa'da herkes eleştiriyor. Bu o kadar seçmen hiç rencide olmuyor. Ama HDP'nin yöneticilerinin davranış biçimi eleştirilmez mi? Eleştirildiği takdirde bir rüzgar esiyor. 6,5 milyon seçmen rencide edilmiş oluyor. Bunu absürd buluyorum. Bizim seçmen de dahil olmak üzere, seçmen kimsenin malı marabası değil. Bize düşen HDP'si de dahil olmak üzere, biz hizmet etmek üzere, ilkelerimize, hayallerimize, umutlarımıza, projelerimize göre yola çıkmış bildiğiniz siyasi organizasyonlarız. Beğenen oy verir, beğenmeyen eleştirir, 'hadi bir daha ki sefere' der. 6'lı Masa HDP'li seçmenin de oyunu almaya talip.
  Biz HDP'yle yanyana gelmeyebiliriz. Bunu da söylüyoruz, onlar da söylüyor. Burada sorun yok. AK Parti'nin her bir attığı yanlış adımı kıyasıya eleştiriyoruz, AK Parti seçmeni üzerinden kimse konuşmuyor. Ama iş HDP'nin kurumsal olarak yaptığı, yöneticilerin aldığı tutumları eleştirdiğiniz takdirde birden bire 6,5 milyon rencide oluyor. Bizim 5 milyon seçmenimiz 'Meral Akşener aday olursa HDP oy vermez' diyen HDP'li yöneticilerinin sözlerine rencide olmuyor. Burada herkes için müthiş bir alınganlık oluşmaya başladı. Ben gerçekten Kürtlerin incitilmesini istemiyorum.

SİSİ İLE GÖRÜŞME: OLUMLU BULDUK

Sayın Erdoğan dış politikada çok duygusal, bireysel rasyonellikten uzak alanına evrildi. Biz Sisi'yle yanyana gelişini Türkiye açısından olumlu bulduk ama Sisi'yi Türkiye içinde bir kan davalısı gibi İstanbul seçimlerinde 'Sisi'ye mi oy vereceksiniz, Binali Bey'e mi oy vereceksiniz' gibi sözlerini eleştirdik. Acaba Mısır'ın kurumsal devlet yapısı bu hakaretleri, katil, bu dili nasıl tolere edecek. Benzer bir şey Suriye ile oldu. Türkiye 2020 tarihinde üstüste göçmenler üzerinden sayın Erdoğan'a dedim ki, 'Beni Türkiye Cumhuriyeti devleti adına gönder, çözeyim, geleyim' demiştim. En son Milli Göç Doktrini adı altında çalışmamız sunuldu. Dünyanın bizden sonra en yüksek göçmen alan ülkesi Pakistan. 2,5 milyon sığınmacı var. Onların yüzde 1, bizimkisi yüzde 10. Suriye 18 milyonluk bir ülke. Onlardan geleni koyduğunuz zaman biz Suriye'nin üçte birini bakıyoruz.
  Sığınmacıların oy kullanması konusundaki farklı farklı rakamları çalışan arkadaşımız var. Uyanık olmak zorundayız, dikkatli olmak zorundayız. Bu ülkede öyle şeyler yaşandı ki. Deniliyor ki, bilgisayara oylar girecek, 5 oy yazılacak 100 çıkacak. Böyle bir şey mümkün değil. Bütün mesele insan hatasıdır. İstanbul 1. tur seçimleri bunun ispatıdır. Tutanakların üzerindeki ıslak imzalar olmasaydı 13 bin 500'lük fark takibi olmasaydı gözden kaçardı. Sonuç itibariyle gerçekten bu seçimi kaybettiğinizi düşünebilirdiniz. Sandık başında gereğini yapacağız. Yapmadığımız takdirde seçmen yakamıza yapışsın, buna hakkı var.

"ERDOĞAN PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNMEYİ İSTEYECEKTİR"

Biz bu seçimi kazanmak zorundayız. Sayın Kılıçdaroğlu kazanır, kazanamaz diye bir söz söylemiyorum. Bütün kriterlerin içinde mutlaka kazanacak bir aday olmasını söylüyorum. Bu masanın arıza çıkmadan, bölünmeden, parçalanmadan kazanacak kişinin çıkarılmasını, onun arkasında kaya gibi durulmasını sağlamak. 2018'de Meral Akşener bir şey yaşadı. Kendi adaydı. O bizim Millet İttifakı'nın üç bileşeni adaydı. Sayın Erdoğan'ın karşısına ikinci tura kalabilmek için önce birbirimizi geçmeye çalıştık.
  Mesele Abdullah Gül meselesi değil. Sayın Gül de kendisi olmayacağını söyledi. Herkesin adayı olmayı arzu etti. Benim bilgim o. Abdullah Bey'den bir şey duymadım. O masanın içinden bir adayın çıkması lazım, kazanması ve kazandırılması lazım. Kaya gibi arkasında durulması lazım. Sonuç itibariyle bu kişinin kim olacağını bulmak çok kolay. Bugün itibarıyla w, y, z kişisini konuşmayı doğru bulmuyorum. Bildiğim bir şey, Cumhur İttifakı bileşenleri sürekli aday diyerek çok arzu ediyorlar. Bizim sistemi tartışmak gibi zorunluluğumuz var. Referanduma gitmeyecek şekilde hem MHP'nin hem AK Parti'nin, muhalefete düştüğü zaman sayın Erdoğan'ı tanıyorsam, Meclis'te cümbür cemaat parlamenter sisteme geri dönmeyi isteyecektir, bu konuda iddiaya girerim.
  Milliyetçi, demokrat, kalkınmanın partisiyiz. Makul duruşun temsilcisiyiz. Şuculuk, buculuk üzerinden tariflerden nefret ediyoruz. Bütün siyasi partilerin şucu, buculuklar yerine dertlere çare bularak rakebet etmenin doğru olduğuna inanıyoruz. Makulun temsilcisiyiz.
AdminAdmin